ÇÜNKÜ....Canım sıkkın. Kendimi tembellikten sıyırmam lazım. Hiç
bir şey yapmadığımı son zamanlarda motivasyonumun düştüğünü farkettim. Aslında
buna sebep olan şey önemli bir karar aşamasında olmamdı. Belki sizede
oluyordur. Aslında sizin için neyin doğru olduğunu bilir ama sevdikleriniz için
ertelerseniz. Kararlar bir türlü alınmaz. Sonra her şeye karşı bir isteksizlik
söz konusu olur.
Aslında her şey yine en güzel şekilde devam ediyordur ama
siz kendinizi sabote etmek için kalkan balığı gibi diplerde olmayı seçersiniz.
Neyse ki pahalı ve lezzetli bir balıktır kalkan. Hayatın içinde ki bu inişlerde
büyük kazançlara sebep olur ve büyük değerlere. Bütün diplere düşüşümüzde bize
indiğimiz kadar yukarıya çıkma şansı verir. İnişe geçtiğimiz noktadan daha
yukarıya hemde.
Neyse, öylece ofiste oturmuş kendi kendimi sabote ederken
elime telefonu alıp sevgili arkadaşım Meltem’e mesaj çektim. İki cümle “yardıma
ihtiaycım var, hiç bir şey yapmak istemiyorum.” Gerçekten “yardım istiyorum”
diyebileceğin dostlarının olması ne güzel bir şey. Cevap gecikmedi “bir saate
yanındayım.”
Derin bir nefes aldım. Şükrettim. Günah çıkarmam lazım.
Çünkü bu aralar kendimi beni sevenlere karşı iki yüzlü hissediyorum.
Bir saatten daha kısa bir sürede yetişti arkadaşım. Biz
yetti ya da yetişti deriz Ege’de. Çokta hoşuma gider bu söz.
Bana “kendini nasıl hissediyorsun?” dedi
Ben de başladım saymaya “aptal, bitmiş, kötü, işe
yaramaz, iki yüzlü”
Oh be rahatladım!
Yüzüme baktı ve “Bunların hepsi yalan biliyorsun değil
mi?” dedi.
Evet biliyorum ama biraz kendime acısam, hırpalasam olmaz
mı?
Neyse şaka bir yana.
Ardından tek bir soru sordu “Bunlara gerçekten inanıyor
musun?”
Tereddütsüz “hayır” dedim.
Bir diğer soru “Seni en çok korkutan nedir?” oldu.
Işte kilit soru bu. Ne zaman bir karar almak istesek ve
kararsız kalsak yaşadığımız şey aynen bu bıkmışlık, bırakma isteği hatta hiç
bir şey yapmama isteği oluyor. Korktuğumuzla yüzleşmek yerine baheneler yaratıp
kararı geciktiriyoruz. Yavaş yavaş süngümün düştüğünü hissederek “yanlış karar
almaktan korkuyorum” dedim.
İşte asıl gerçek!
Yanlış karar almaktan kendim için korkmadığımı farkettim.
Hayatım boyunca kalbimin sesini dinledim. Sonuçlar istediğim gibi olmadığında
bile şükredip, bunda da vardır bir hayır deyip yoluma devam ettim. Bu sefer
beni tutan bu korkuya sebep olan neydi ya da kimdi?
Evet, o anda farkettim ki bu korkumun kaynağı tatlı kızım
Ala idi.
Ona zarar vermekten korktuğumu farkettim. Bunu Meltem ile
paylaştım.
Ardından bu korkuyu pozitif bir düşünceye çevirdik.
Cümle şu;
“Yanlış karar alsamda, almasamda bu Ala için iyi olur”
Çünkü;
ALA’NIN ÖZGÜVENİ YÜKSEKTİR,
YETENEKLERİ ONU MOTİVE EDER,
BENİMLE DUYGULARINI DÜŞÜNCELERİNİ ÖZGÜRCE PAYLAŞIR,
BENİM SEVGİMDEN EMİNDİR,
KENDİSİ İÇİN HER ZAMAN DOĞRU KARARLAR ALIR,
HAYATIN DEĞERİNİ BİLİR,
BİR BAŞKASININ HATASI YA DA YAPTIĞI BİR ŞEY ONU
ETKİLEMEZ,
YAŞAMININ DEĞERİNİ BİLİR,
KENDİSİNİ SEVER,
SEÇİMLERE SAYGI DUYAR.
TÜM BUNLAR BİR ANNE OLARAK BENİ MUTLU EDİYOR .
Ardından gelen özgürlük. Bir anda omuzlarımdan bir yük
kalkmış gibi hissettim. Rahatladım ve derin bir nefes aldım.
Peki bunu size niye anlattım.
Benzer bir süreçten geçiyorsanız, korkunuzu belirleyin.
Ardından pozitife çevirip aynı benim yaptığım gibi “çünkü” kısmını yazın. Ama
bunlar gerçek şeyler olsun lütfen. Öyleymiş gibi değil. Sır burada.
Söküğümü dikmemde bana yardımcı olan, yol gösteren
rehberim Meltem’e de sonsuz teşekkürler.
Sanırım artık sırt çantamı alıp, özgürce dolaşmaya
hazırım…
Sevgi ve Işık’la
Kaynak:işik elçi spirituelyaşamkoçluğu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder